R22 gazı, uzun yıllardır soğutma ve klima sistemlerinde yaygın olarak kullanılan bir soğutucu akışkandır. Ancak çevreye olan zararları nedeniyle bu gazın kullanımı dünya genelinde kısıtlanmış ve birçok ülkede tamamen yasaklanmıştır. Peki, R22 gazı neden yasaklandı ve bu sürecin arkasındaki nedenler neler?

R22 Gazının Çevresel Zararları

R22 gazı, hidrokloroflorokarbonlar (HCFC) sınıfına ait bir soğutucu akışkandır. HCFC’ler, ozon tabakasına zarar veren kimyasallar arasında yer alır. R22 gazının atmosfere salınımı, ozon tabakasının incelmesine neden olurken aynı zamanda sera etkisi yaratarak küresel ısınmaya da katkıda bulunur.

R22 Gazının Yasaklanma Süreci

R22 Gazının Yasaklanma Süreci Montreal Protokolü kapsamında 2010 yılında R22 gazının üretimi ve ithalatı kısıtlanmaya başlanmıştır. Avrupa Birliği ve birçok gelişmiş ülke, 2020 itibarıyla R22 gazının tamamen yasaklanmasına karar vermiştir. Türkiye’de de benzer bir süreç izlenmiş ve R22 gazının yeni sistemlerde kullanımı yasaklanmıştır. Mevcut sistemlerde R22 gazı kullanımına yalnızca geri dönüşüm ve yeniden dolum için belirli bir süre izin verilmiştir. Fakat R22 gazı içeren ekipmanlar EKOMVET'e kayıt edilememektedir. Bu sebeple öncelikle 5 ton CO2 sınırını geçen cihazlar olmak üzere mümkünse en yakın zamanda cihazların yetkili kuruluşların yetkilendirdiği teknik servisler tarafından çevreye zarar vermeden dikkatli şekilde R22 gazından R417a gazına çevrilmesi gerekmektedir.

🔗 EKOMVET nedir?

🔗 R22 Gazı Kullanan Sistemler İçin Alternatifler

R22 Gazından Geçiş Sürecinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

• Mevcut sistemlerin durumu kontrol edilmelidir: R22 gazı kullanan cihazların performansı ve gaz sızıntıları düzenli olarak incelenmelidir.

• Alternatif gazlara geçiş planlanmalıdır: Yeni bir sistem kurulacaksa çevre dostu soğutucu akışkanlar tercih edilmelidir.

• Yetkili servislerden destek alınmalıdır: Eğer aynı sistem kullanılacaksa yetkili kurumlar tarafından yetkilendirilmiş teknik servislerle çalışılmalıdır.
  

R22 gazının yasaklanması, çevreyi koruma ve sürdürülebilir bir gelecek için atılan önemli adımlardan biridir. Bu süreçte hem bireysel hem de kurumsal kullanıcıların, alternatif gazlara geçiş yaparak çevresel sorumluluklarını yerine getirmesi büyük önem taşır.